Migren
Ağrılı Hastalıklar
Migren Nedir?
Migren, başın genellikle tek tarafında yoğun ve zonklayıcı ağrıya neden olan, nörolojik bir hastalıktır. Migren atakları, birkaç saatten üç güne kadar sürebilir ve kişinin günlük aktivitelerini ciddi şekilde etkileyebilir. Migren, sıradan baş ağrılarından farklı olarak, genellikle ışığa, sese ve bazen de kokulara karşı aşırı duyarlılık, mide bulantısı ve kusma gibi ek semptomlarla birlikte görülür.
- Tek Taraflı Ağrı: Migren ağrısı genellikle başın bir tarafında hissedilir. Ancak bazı durumlarda her iki tarafı da etkileyebilir.
- Orta veya Şiddetli Ağrı: Migren, hafif baş ağrılarından farklı olarak, orta veya şiddetli düzeyde ağrıya neden olur.
- Zonklayıcı Ağrı: Ağrı genellikle zonklayıcı veya nabız gibi atan bir karakterdedir.
- Hareketle Artan Ağrı: Fiziksel aktivite veya hareketle ağrı şiddetlenebilir.
- Eşlik Eden Belirtiler: Işığa, sese ve kokulara karşı hassasiyet, mide bulantısı ve bazen kusma migren ataklarına eşlik eder.
Klasik olarak 4 evreye ayrılır fakat her hasta için bu evreler geçerli olmayabilir:
- Başağrısından Önce Evre:Ataktan saatler veya günler önce meydana gelebilen uyarı belirtileri; ruh hali değişiklikleri, boyun sertliği, yiyecek istekleri, sık idrara çıkma, kabızlık veya esneme.
- Aura Evresi:Görsel bozukluklar (ışık çakmaları, kör noktalar), duyusal değişiklikler (karıncalanma, uyuşma) veya konuşma bozuklukları. Bu belirtiler genellikle 20 ila 60 dakika sürer.
- Baş Ağrısı Evresi:Genellikle başın bir tarafında şiddetli zonklayıcı ağrı, mide bulantısı, kusma, ışığa ve sese karşı hassasiyet. Ağrı birkaç saatten üç güne kadar sürebilir.
- Başağrıdan Sonra Evre:Ataktan sonra yorgunluk, bitkinlik, kafa karışıklığı ve ruh hali değişiklikleri. Bu evrede hastalar kendilerini "migren asık suratlılığı" olarak tanımlanan bir durumda hissedebilirler.
- Auralı Migren (Klasik Migren):Migren atağından önce veya sırasında görsel bozukluklar (ışık çakmaları, kör noktalar), duyusal değişiklikler (karıncalanma, uyuşma) veya dil ve konuşma bozuklukları gibi belirtiler yaşanır. Bu belirtiler "aura" olarak adlandırılır.
- Aurasız Migren (Sade Migren):Auralı migrene benzer şiddetli baş ağrıları yaşanır, ancak aura belirtileri yoktur. En yaygın migren türüdür.
- Kronik Migren:Ayda 15 gün veya daha fazla süreyle migren veya baş ağrısı yaşanır ve bu durum üç aydan uzun sürer.
Migrenin kesin nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, bazı tetikleyici faktörler belirlenmiştir:
- Genetik Faktörler: Migren, genetik yatkınlık taşıyan ailelerde daha yaygındır.
- Hormonal Değişiklikler: Özellikle kadınlarda menstruasyon, gebelik veya menopoz sırasında hormon seviyelerindeki değişiklikler migreni tetikleyebilir.
- Yiyecekler ve İçecekler: Çikolata, peynir, alkollü içecekler, kafein ve işlenmiş gıdalar gibi belirli yiyecek ve içecekler migreni tetikleyebilir.
- Stres: Fiziksel veya duygusal stres migren ataklarını artırabilir.
- Çevresel Faktörler: Işık, gürültü, güçlü kokular, hava değişiklikleri migreni tetikleyebilir.
- Uyku Düzeni: Az veya çok uyumak migren ataklarını tetikleyebilir.
Tamamen muayene ile tanı konulur. Eğer bu baş ağrısı ile hasta ilk kez doktora başvuruyor ise mutlaka benzer ağrılara sebep olan ciddi nörolojik hastalıklar dışlanmalıdır. Bu doğrultuda beyin MR görüntülemesi ve gerekli diğer tetkikler mutlaka yapılmalıdır.
Migren baş ağrısının tedavisi, ağrıların şiddetini azaltmaya ve atakların sıklığını kontrol etmeye yöneliktir ve bu nedenle atak tedavisi ve atak önleyici tedavi olarak iki aşamadan oluşur.
- Ağrı Kesiciler: Asetaminofen, ibuprofen veya aspirin gibi reçetesiz satılan ağrı kesiciler.
- Triptanlar: Sumatriptan ve zolmitriptan gibi ilaçlar migren ağrısını ve diğer belirtileri hafifletir.
- Ergotaminler: Ergotamin ve dihidroergotamin, migren ağrısını azaltmak için kullanılabilir.
- Antiemetikler: Mide bulantısı ve kusmayı kontrol altına almak için kullanılan ilaçlar.
- Antidepresanlar: Amitriptilin gibi bazı antidepresanlar migren ataklarını azaltabilir.
- Beta Blokerler: Propranolol gibi ilaçlar migren ataklarını önlemeye yardımcı olabilir.
- Antikonvülzanlar: Topiramat ve valproat gibi ilaçlar migren sıklığını azaltabilir.
- Kalsiyum Kanal Blokerleri: Verapamil gibi ilaçlar, migreni önlemek için kullanılabilir.
- CGRP Antagonistleri: Erenumab, fremanezumab gibi yeni ilaçlar migren ataklarını önlemek için kullanılabilir.
Belirli yiyecekler, stres ve uykusuzluk gibi tetikleyicilerden kaçınma, düzenli uyku, dengeli beslenme, düzenli egzersiz ve stres yönetimi atak sayılarını ve şiddetini azaltabilir.
Migren baş ağrısı tanı ve tedavisinin her aşamasında algoloji uzmanına başvurabilirsiniz fakat özellikle çok sık atak yaşayıp sürekli ağrı kesicilere ihtiyaç duyuyorsanız ve yapılan ilaç tedavileri ile baş ağrısı atak sayı ve şiddeti önemli ölçüde azalmıyorsa yani kısaca migreniniz kronikleşti ise o zaman algolojik işlemlerin yapılması için mutlaka bir algoloji uzmanına başvurmalısınız.
- Oksipital Sinir Blokajı veya Radyofrekansı
- Oksipital Sinir Kriyoablasyon
- Sfenopalatin Gangliyon Blokajı veya Radyofrekansı
- Stellate Gangliyon Blokajı veya Radyofrekansı
Tedaviler başlığından bu işlemler hakkında detaylı bilgi sahibi olabilirsiniz. Ağrı tipine göre her hastaya özel farklı işlemlerden yana tercih kullanabiliriz fakat en sık yapılan tedavi oksipital sinir RF, blokaj veya kriyoablasyon tedavisidir. Migren botoksu kronik migren tedavisinde kullanılan diğer etkili yöntemlerdendir.
Hastalığın tanısı, şiddeti ve hastanın durumu gibi birçok faktör tedavi başarısını etkiler. Algolojik işlemlerin yapılma amacı ağrı döngüsünü kırarak size bir ağrısız pencere dönemi açması. Bu dönemde kullandığınız ağrı kesicileri bırakmanız, atak önleyici ilaçlara devam etmeniz ve yaşam tarzınızı düzeltmeniz durumunda bu tedavilerin başarı oranı %70-80 gibi oldukça yüksek bir rakama ulaşacaktır.
Zaten migren hastalarının rahatsızlık duyduğu problem baş ağrısının ta kendisi değil midir? Sürekli her gün baş ağrısı çekerek kısır bir ağrı döngüsünde sıkışır kalırız ve bu ağrı çalışmamıza ve hayattan zevk almamıza engel olarak yaşam kalitemizi oldukça düşürür. Algolojik işlemler kısır ağrı döngüsünü kırar ve kullandığımız ağrı kesicileri bırakmamız, atak önleyici ilaçlara devam etmemiz ve yaşam tarzımızı düzeltmemiz durumunda bir yıldan aşkın bir süre fayda sağlarlar.
Bu işlemler çoğunlukla tek seferlik tedavi şeklinde uygulanır, fakat sık olmasa da ağrının geri gelmesi durumunda işlemin tekrarı veya farklı bir algolojik işlemin yapılmasını önerebiliriz. Ayrıca 1 hafta ara ile 4 veya 5 kez üst üste sinir veya gangliyon blokajı öneren bilimsel kaynaklar da mevcuttur.
u işlemleri popüler yapan zaten yan etki olasılıklarının cerrahiyle kıyasla oldukça düşük olmasıdır, yani kar-zarar oranı yüksek tedavilerdir, fakat çok nadir de olsa ciddi yan etkilere sebep olabilirler. Detaylı bilgi için tedaviler kısmındaki yazılarımı inceleyebilirsiniz. Unutmayalım her işin doğru ve güvenli bir şekilde yapılması için en önemli kriter işi yapanın eğitimli ve tecrübeli olmasıdır. Türkiye Cumhuriyeti'nde bir hekim, algoloji uzmanlık eğitiminden geçerek bu işlemler için gerekli eğitim ve tecrübe düzeyine ulaşabilmektedir.
Bu hastalığın tedavisinde cerrahinin pek yeri yoktur.
AĞRILI HASTALIKLAR
Migren Nedir?
Migren, başın genellikle tek tarafında yoğun ve zonklayıcı ağrıya neden olan, nörolojik bir hastalıktır. Migren atakları, birkaç saatten üç güne kadar sürebilir ve kişinin günlük aktivitelerini ciddi şekilde etkileyebilir. Migren, sıradan baş ağrılarından farklı olarak, genellikle ışığa, sese ve bazen de kokulara karşı aşırı duyarlılık, mide bulantısı ve kusma gibi ek semptomlarla birlikte görülür.
- Tek Taraflı Ağrı: Migren ağrısı genellikle başın bir tarafında hissedilir. Ancak bazı durumlarda her iki tarafı da etkileyebilir.
- Orta veya Şiddetli Ağrı: Migren, hafif baş ağrılarından farklı olarak, orta veya şiddetli düzeyde ağrıya neden olur.
- Zonklayıcı Ağrı: Ağrı genellikle zonklayıcı veya nabız gibi atan bir karakterdedir.
- Hareketle Artan Ağrı: Fiziksel aktivite veya hareketle ağrı şiddetlenebilir.
- Eşlik Eden Belirtiler: Işığa, sese ve kokulara karşı hassasiyet, mide bulantısı ve bazen kusma migren ataklarına eşlik eder.
Klasik olarak 4 evreye ayrılır fakat her hasta için bu evreler geçerli olmayabilir:
- Başağrısından Önce Evre:Ataktan saatler veya günler önce meydana gelebilen uyarı belirtileri; ruh hali değişiklikleri, boyun sertliği, yiyecek istekleri, sık idrara çıkma, kabızlık veya esneme.
- Aura Evresi:Görsel bozukluklar (ışık çakmaları, kör noktalar), duyusal değişiklikler (karıncalanma, uyuşma) veya konuşma bozuklukları. Bu belirtiler genellikle 20 ila 60 dakika sürer.
- Baş Ağrısı Evresi:Genellikle başın bir tarafında şiddetli zonklayıcı ağrı, mide bulantısı, kusma, ışığa ve sese karşı hassasiyet. Ağrı birkaç saatten üç güne kadar sürebilir.
- Başağrıdan Sonra Evre:Ataktan sonra yorgunluk, bitkinlik, kafa karışıklığı ve ruh hali değişiklikleri. Bu evrede hastalar kendilerini "migren asık suratlılığı" olarak tanımlanan bir durumda hissedebilirler.
- Auralı Migren (Klasik Migren):Migren atağından önce veya sırasında görsel bozukluklar (ışık çakmaları, kör noktalar), duyusal değişiklikler (karıncalanma, uyuşma) veya dil ve konuşma bozuklukları gibi belirtiler yaşanır. Bu belirtiler "aura" olarak adlandırılır.
- Aurasız Migren (Sade Migren):Auralı migrene benzer şiddetli baş ağrıları yaşanır, ancak aura belirtileri yoktur. En yaygın migren türüdür.
- Kronik Migren:Ayda 15 gün veya daha fazla süreyle migren veya baş ağrısı yaşanır ve bu durum üç aydan uzun sürer.
Migrenin kesin nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, bazı tetikleyici faktörler belirlenmiştir:
- Genetik Faktörler: Migren, genetik yatkınlık taşıyan ailelerde daha yaygındır.
- Hormonal Değişiklikler: Özellikle kadınlarda menstruasyon, gebelik veya menopoz sırasında hormon seviyelerindeki değişiklikler migreni tetikleyebilir.
- Yiyecekler ve İçecekler: Çikolata, peynir, alkollü içecekler, kafein ve işlenmiş gıdalar gibi belirli yiyecek ve içecekler migreni tetikleyebilir.
- Stres: Fiziksel veya duygusal stres migren ataklarını artırabilir.
- Çevresel Faktörler: Işık, gürültü, güçlü kokular, hava değişiklikleri migreni tetikleyebilir.
- Uyku Düzeni: Az veya çok uyumak migren ataklarını tetikleyebilir.
Tamamen muayene ile tanı konulur. Eğer bu baş ağrısı ile hasta ilk kez doktora başvuruyor ise mutlaka benzer ağrılara sebep olan ciddi nörolojik hastalıklar dışlanmalıdır. Bu doğrultuda beyin MR görüntülemesi ve gerekli diğer tetkikler mutlaka yapılmalıdır.
Migren baş ağrısının tedavisi, ağrıların şiddetini azaltmaya ve atakların sıklığını kontrol etmeye yöneliktir ve bu nedenle atak tedavisi ve atak önleyici tedavi olarak iki aşamadan oluşur.
- Ağrı Kesiciler: Asetaminofen, ibuprofen veya aspirin gibi reçetesiz satılan ağrı kesiciler.
- Triptanlar: Sumatriptan ve zolmitriptan gibi ilaçlar migren ağrısını ve diğer belirtileri hafifletir.
- Ergotaminler: Ergotamin ve dihidroergotamin, migren ağrısını azaltmak için kullanılabilir.
- Antiemetikler: Mide bulantısı ve kusmayı kontrol altına almak için kullanılan ilaçlar.
- Antidepresanlar: Amitriptilin gibi bazı antidepresanlar migren ataklarını azaltabilir.
- Beta Blokerler: Propranolol gibi ilaçlar migren ataklarını önlemeye yardımcı olabilir.
- Antikonvülzanlar: Topiramat ve valproat gibi ilaçlar migren sıklığını azaltabilir.
- Kalsiyum Kanal Blokerleri: Verapamil gibi ilaçlar, migreni önlemek için kullanılabilir.
- CGRP Antagonistleri: Erenumab, fremanezumab gibi yeni ilaçlar migren ataklarını önlemek için kullanılabilir.
Belirli yiyecekler, stres ve uykusuzluk gibi tetikleyicilerden kaçınma, düzenli uyku, dengeli beslenme, düzenli egzersiz ve stres yönetimi atak sayılarını ve şiddetini azaltabilir.
Migren baş ağrısı tanı ve tedavisinin her aşamasında algoloji uzmanına başvurabilirsiniz fakat özellikle çok sık atak yaşayıp sürekli ağrı kesicilere ihtiyaç duyuyorsanız ve yapılan ilaç tedavileri ile baş ağrısı atak sayı ve şiddeti önemli ölçüde azalmıyorsa yani kısaca migreniniz kronikleşti ise o zaman algolojik işlemlerin yapılması için mutlaka bir algoloji uzmanına başvurmalısınız.
- Oksipital Sinir Blokajı veya Radyofrekansı
- Oksipital Sinir Kriyoablasyon
- Sfenopalatin Gangliyon Blokajı veya Radyofrekansı
- Stellate Gangliyon Blokajı veya Radyofrekansı
Tedaviler başlığından bu işlemler hakkında detaylı bilgi sahibi olabilirsiniz. Ağrı tipine göre her hastaya özel farklı işlemlerden yana tercih kullanabiliriz fakat en sık yapılan tedavi oksipital sinir RF, blokaj veya kriyoablasyon tedavisidir. Migren botoksu kronik migren tedavisinde kullanılan diğer etkili yöntemlerdendir.
Hastalığın tanısı, şiddeti ve hastanın durumu gibi birçok faktör tedavi başarısını etkiler. Algolojik işlemlerin yapılma amacı ağrı döngüsünü kırarak size bir ağrısız pencere dönemi açması. Bu dönemde kullandığınız ağrı kesicileri bırakmanız, atak önleyici ilaçlara devam etmeniz ve yaşam tarzınızı düzeltmeniz durumunda bu tedavilerin başarı oranı %70-80 gibi oldukça yüksek bir rakama ulaşacaktır.
Zaten migren hastalarının rahatsızlık duyduğu problem baş ağrısının ta kendisi değil midir? Sürekli her gün baş ağrısı çekerek kısır bir ağrı döngüsünde sıkışır kalırız ve bu ağrı çalışmamıza ve hayattan zevk almamıza engel olarak yaşam kalitemizi oldukça düşürür. Algolojik işlemler kısır ağrı döngüsünü kırar ve kullandığımız ağrı kesicileri bırakmamız, atak önleyici ilaçlara devam etmemiz ve yaşam tarzımızı düzeltmemiz durumunda bir yıldan aşkın bir süre fayda sağlarlar.
Bu işlemler çoğunlukla tek seferlik tedavi şeklinde uygulanır, fakat sık olmasa da ağrının geri gelmesi durumunda işlemin tekrarı veya farklı bir algolojik işlemin yapılmasını önerebiliriz. Ayrıca 1 hafta ara ile 4 veya 5 kez üst üste sinir veya gangliyon blokajı öneren bilimsel kaynaklar da mevcuttur.
u işlemleri popüler yapan zaten yan etki olasılıklarının cerrahiyle kıyasla oldukça düşük olmasıdır, yani kar-zarar oranı yüksek tedavilerdir, fakat çok nadir de olsa ciddi yan etkilere sebep olabilirler. Detaylı bilgi için tedaviler kısmındaki yazılarımı inceleyebilirsiniz. Unutmayalım her işin doğru ve güvenli bir şekilde yapılması için en önemli kriter işi yapanın eğitimli ve tecrübeli olmasıdır. Türkiye Cumhuriyeti'nde bir hekim, algoloji uzmanlık eğitiminden geçerek bu işlemler için gerekli eğitim ve tecrübe düzeyine ulaşabilmektedir.
Bu hastalığın tedavisinde cerrahinin pek yeri yoktur.
1. Randevu Alın
Zakkum Algoloji'ye adım atmak için ilk yapmanız gereken şey randevu almak. Buraya tıklayarak kolayca randevu alabilirsiniz.
2. Muayene ve Tanı
Randevu gününüz geldiğinde, alanında uzman doktorlarımızla yapacağınız detaylı muayene ve gerekli tetkikler sonucunda, size özel bir tedavi planı oluşturulacaktır.
3. Başarılı Tedavi
Size özel hazırlanan tedavi planı doğrultusunda, modern teknoloji ve uzman hekimlerimizin deneyimiyle başarılı bir tedavi sürecine başlayacaksınız.